Son dönemde Türkiye'de yaşanan adli gelişmeler, uluslararası camiada yankı bulmaya devam ediyor. ABD’de görev yapan bir profesör, Türkiye'de mahkeme kararı ile hapse atılan genç aktivist Rümeysa Öztürk'ün özgürlüğü için açlık grevi başlattığını açıkladı. Profesör, Öztürk’ün adil bir yargılama sürecine tabi tutulması ve insan haklarının ihlal edilmemesi gerektiği düşüncesiyle bu eyleme giriştiğini ifade etti.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'nin genç ve cesur aktivistlerinden biridir. Sosyal adalet ve insan hakları konularında verdiği mücadeleyle tanınan Öztürk, geçtiğimiz aylarda katıldığı bir protesto etkinliğinde gözaltına alındı. Gözaltına alınmasının ardından yapılan mahkeme süreci, birçok kişi tarafından haksız ve siyasi bir müdahale olarak değerlendirildi. Genç aktivistin, özellikle kadın hakları ve demokrasi konularında savunduğu görüşler, onu sosyal medyada çok sayıda takipçi ve destekçi kazandırdı.
Öztürk'ün tutuklanması, sadece onu destekleyenler değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları dernekleri ve akademisyenler tarafından da kınandı. ABD’li profesör, Rümeysa’nın yaşadığı durumu yakından takip ettiğini, kendisinin de bir akademisyen olarak insan hakları ihlallerine karşı durmasının bir sorumluluk olduğunu belirtti. Profesör, açlık grevini yalnızca Öztürk için değil, aynı zamanda mağdur olan tüm bireyler için bir farkındalık oluşturma amacıyla başlattığına dikkat çekti.
Açlık grevinin başlangıcı, sosyal medya platformlarında geniş yankı buldu. Profesörün, başlattığı bu eylem, dünya genelinde birçok insanın dikkatini çekti. Twitter, Instagram ve Facebook gibi sosyal medya araçları üzerinden ‘#FreeRumeysa’ etiketleriyle yapılan paylaşımlarla destek mesajları iletildi. Bu durum, profesörün çabalarının yetenekli bir şekilde dünya genelinde yankı bulduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, çok sayıda insan hakları kuruluşu, Öztürk'ün serbest bırakılması için uluslararası baskı yapılmasını talep eden deklarasyonlar hazırlamaya başladılar.
Profesörün açlık grevi, sadece bireysel bir eylem olarak değil, toplumsal bir hareketin parçası olarak değerlendirilmeli. İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerde de akademisyenler, aktivistler ve sanatçılar benzer eylemler başlatmaya hazırlanıyor. Rümeysa'nın durumu, birçok insan için adalet arayışının sembolü haline geldi. Bu tür eylemler, global insan hakları mücadelesinin özellikle gençler tarafından nasıl sahiplenildiğini ve desteklendiğini gösteriyor.
Uluslararası toplum, Rümeysa Öztürk'ün tutuklanmasının ardında yatan sebepleri artık sorgulamaya başladı. Birçok uzman, bu tür davaların siyasi bir mahiyeti olduğunu ve genç aktivistlerin susturulmak istendiğini öne sürmektedir. Açlık grevi, sadece Rümeysa için değil, aynı zamanda tüm dünyada benzer durumlarla karşılaşan aktivistler için bir umut ışığı olma potansiyeline sahip.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk’ün durumu, dünya genelinde insan hakları için mücadele edenler için kritik bir eşik oluşturdu. ABD’li profesörün açlık grevi, umarız ki Öztürk’ün özgürlüğü ile sonuçlanır ve adaletin tecelli etmesi için bir dönüm noktası olur. Öztürk’ün serbest bırakılması için uluslararası çağrılara katılmak, adaletli bir dünyanın inşasına katkı sağlamak adına hepimizin görevidir.