Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunduğu sırada BM’nin yapısal sorunlarına vurgu yaptı ve bu konuda acil bir reform gerekliliğine dikkat çekti. Erdoğan, küresel barışın sağlanabilmesi için BM’nin daha etkin ve adil bir yapıya kavuşması gerektiğini savundu. 77. BM Genel Kurulu görüşmelerinde yaptığı konuşmada, dünya barışı ve güvenliğinin sağlanması adına evrensel bir dayanışmanın şart olduğunun altını çizen Erdoğan, reform taleplerini ise tarihi bir fırsat olarak değerlendirdi.
Erdoğan, konuşmasında BM'nin mevcut yapısının, günümüzün karmaşık uluslararası sorunlarını çözemediğini ifade etti. Özellikle Veto hakkına sahip ülkelerin, insanlığın ortak sorunlarına karşı yeterince etkin müdahale edemediğini belirten Erdoğan, "Dünya 5'ten büyüktür" ifadesini yineleyerek, karar alma süreçlerinin demokratikleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu durumun, zayıf ülkelerin uluslararası platformlarda seslerinin daha fazla duyulması için önemli bir adım olacağını vurguladı.
Ayrıca, BM'ye üye 193 ülkenin eşit haklara sahip olması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Her bir ülkenin, gelişim seviyesine veya coğrafi konumuna bakılmaksızın, aynı çerçevede değerlendirilmesi şarttır" dedi. Bu bağlamda, BM'nin güvenlik yapısının gözden geçirilmesi gerektiğine ve yeni dünyada yeni bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğine işaret etti.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in dönüştürücü bir güç haline gelmesi için uluslararası iş birliğini artırmanın şart olduğunu vurguladı. Ülkeler arasındaki iş birliklerinin, daha adil ve kapsayıcı bir sistem oluşturmasına olanak sağlayacağını belirtti. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin bu iş birliğinden daha fazla fayda göreceğini söyleyen Erdoğan, "Küresel ölçekte bir dayanışma olmadan, var olan sorunların üstesinden gelinemez" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı’nın bu çağrısı, BM’nin yıllardır somut bir reformdan yoksun olduğu gerçekliği ile de örtüşüyor. Özellikle son yıllarda meydana gelen krizler, BM’nin etkililiği konusunda ciddi tartışmalara neden oldu. Dolayısıyla, Erdoğan’ın yaptığı bu çağrı, yalnızca Türkiye’nin değil, pek çok ülkenin reform talebinin de bir yansıması olarak yorumlanıyor.
Erdoğan, Türkiye’nin BM reformuna yönelik önerilerini de sundu: "Üsküdar'dan adımı atın, herkesin gözünü açın!" diyerek, bu meselede Türkiye’nin aktif bir rol almak istediğini belirtti. Bu bağlamda, Türkiye'nin G20 ve OIC gibi platformlar üzerinden liderlik yaparak, uluslararası düzeyde bu reformun gerçekleşmesine katkıda bulunabileceğini düşündüğünü ifade etti.
Birçok analist, Erdoğan’ın bu tarihi çağrısının BM’deki yapısal değişiklikler için bir dönüm noktası olabileceğine dikkat çekiyor. Reform önerilerinin kabul edilmesi durumunda, dünya genelindeki krizlere daha etkili müdahale mekanizmalarının geliştirilmesi mümkün olabilecek. Böylece, BM'nin sadece güçlü ülkelerin çıkarlarını korumaktan öte, tüm insanlığın ortak sorunlarına çözüm bulma misyonunu daha etkin bir şekilde yerine getirmesi sağlanabilir.
Sonuç olarak, Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’e yönelik çağrısı, yalnızca bir ulusun liderinin değil, aynı zamanda küresel barış adına ses veren bir liderin ifadesi olarak değerlendiriliyor. Dünya genelinde pek çok ülkenin de benzer şekilde düşünmesi ve harekete geçmesi, önümüzdeki dönemde uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin kapısını aralayabilir. Erdoğan, bu sürecin en önemli aktörlerinden biri olarak öne çıkmayı hedefliyor. Önümüzdeki günlerde, BM reformuna dair atılacak adımların sonuçları dünya çapında dikkatle izlenecek.