Gazze’de yaşanan insani kriz, bölgedeki sağlık sistemini derinden etkileyerek ilaç ve tıbbi malzeme yetersizliğini gözler önüne seriyor. Uzun süredir devam eden çatışmalar ve ekonomik blokajlar, halkın temel ihtiyaçlarına ulaşmasını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Hastanelerin kapasiteleri dolarken, sağlık çalışanlarının yetersizliği ve tedaviye erişim imkânlarındaki kısıtlamalar, Gazze’nin hastalarına yönelik hizmetlerin yanında bir hayati tehlike yaratıyor.
İşgal altındaki Gazze’nin sağlık sistemi, yıllardır süren krizler ve savaşlar nedeniyle büyük bir çöküş yaşarken, son günlerde ilaç yetersizliği çarpıcı bir şekilde artış gösteriyor. Örgütlü sağlık kuruluşları ve yerel dernekler, gerektiğinden 10 kat daha fazla ilaç ihtiyaçları olduğuna dikkat çekiyor. Kronik hastalıkları olan bireyler, temel ilaçlarını bulmakta zorlandıkları gibi, acil durumlar da büyük risk altına girmekte. Bu durum, özellikle kanser, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi tedavi gerektiren sağlık sorunları olanların hayatlarını tehlikeye atıyor.
BM’nin verilerine göre, 2 milyon insana ev sahipliği yapan Gazze’de sağlık ocağındaki hastalar için günlük anti-biyotik tedavisi ve diğer hayati ilaçların yetersizliğiyle karşı karşıya kalınıyor. Bu durum, halk sağlığını doğrudan etkileyen bir unsur olduğu gibi, yaşanan sosyo-ekonomik sorunların da derinleşmesine neden oluyor. Sosyal hizmetlerin aksaması, ülkede yaşanan temel tepkimeleri daha da kötüleştirmekte.
Uluslararası toplumun Gazze'deki sağlık krizine duyduğu duyarsızlığın, ilaç ve tıbbi malzeme girişlerini etkileyen temel bir faktör olduğunu belirtmek gerekir. Gazze Sağlık Bakanlığı, dünya genelindeki sağlık kuruluşlarından acil yardım talep ederken, tedavi için gerekli olan malzemelerin ve ilaçların zamanında ulaştırılması gerektiğine vurgu yapıyor. Ayrıca, yerel ve uluslararası yardım kuruluşları, Gazze halkının yaşadığı sağlık krizine dair projeler geliştirmeye çalışmakta, ancak bu çabalar çoğu zaman insani yardımlara sınırlı kalıyor.
Özellikle, hastaların tedavi süreçlerinin uzadığı, sağlık hizmetlerine erişimin zora girdiği ve halkın ruh sağlığının bozulduğu gözlemleniyor. Uzmanlar, bölgedeki durumu ‘bir damla denizde kaybolmak’ olarak nitelendiriyor ve bunun altında yatan acı gerçeği derin bir dille anlatıyor. Sağlık sisteminin yeniden inşası ve ilaç tedarik zincirinin iyileştirilmesi için daha fazla destek ve dayanışma gerektiğini ifade ediyorlar.
Gazze’de yaşayan insanlar, yalnızca bir ilaç için değil, daha iyi bir yaşam sürmek için yardım bekliyor. Bugün yaşanan yetersizlikler, yarının ihtiyacı olacak insanları unutulmamalıdır. Sağlık, bir toplumun en temel haklarından biridir ve bu haklar, dünyanın dört bir yanındaki insanların duyarlılığı olmadan yapılamaz. Gazze’nin sesini duyurmazsak, göz ardı edilen acılar bir gün bizlere de dönebilir. Kampanyaları desteklemek, sosyal medyada ses yükseltmek ve bilgi paylaşmak, bu dramatik duruma dikkat çekmek için yapılaabilecek başlıca eylemler arasında yer alıyor.
İlaç yetersizliği gibi sorunlar, sadece bir coğrafyanın meselesi olmaktan öte, insani bir sorundur. Gazze’deki yaşamın her yönü, tüm insanlığın ortak sorunları yaratmasına neden olmaktadır. Bu kriz yalnızca bölgede değil, dünya genelinde sağlıklı bir yaşam sürmediğimizin bir kanıtıdır. Sağlık alanında kalıcı çözümler bulmak için uluslararası iş birlikleri ve dayanışma şart.
Gazze’nin sesini duymak ve yardım etmek, insani bir sorumluluk olmanın ötesinde, insanlığın onurunu korumak adına atacağımız önemli bir adımdır. Bu nedenle, uluslararası alanda etkin bir şekilde destek aramak ve sağlık hizmetlerinin erişebilirliğini artırmak, tüm dünyada ses getirecek bir eylem planı oluşturmak açısından büyük önem taşımaktadır.