Ramazan ayı, Türkiye’nin her köşesinde farklı geleneklerle kutlanırken, bu bayramın en dikkat çekici figürlerinden biri de davulculardır. Her gece sahura kaldırma ve iftar saatini haber verme görevini üstlenen davulcular, bu görevlerini neşe içinde yerine getirirken, her dönemin kendine has hikayeleri vardır. Bu yıl Ramazan'a damgasını vuran isim ise henüz 9 yaşında olan Arda. Küçük yaşına rağmen, cesareti ve yeteneğiyle Türkiye’nin en küçük Ramazan davulcusu unvanını kazanan Arda, gelenekleri yaşatma konusunda büyük bir sorumluluk üstleniyor.
Arda, Adana’nın sevimli bir mahallesinde büyüyor. Ailesi, ona küçük yaşlardan itibaren Ramazan ruhunu aşılamak için büyük çaba sarf etti. Her Ramazan ayında mahalledeki davulcunun peşinden koşan, davul sesleriyle eğlencenin tadını çıkaran Arda, onun hayali, bir gün kendisinin de davul çalmasıydı. Ailesinin ve komşularının destekleriyle beraber ilk davulunu alarak yola çıkmaya karar verdi. Kendi yaşıtları genellikle oyunlar oynarken Arda, gündüzleri davulunu taşırken gece olunca mahalleyi sahura kaldırma heyecanını yaşıyor.
Türkiye’de Ramazan’ın geleneksel simgelerinden biri olan davulculuk, sadece bir meslek değil, aynı zamanda kültürel bir mirastır. Ebeveynlerinden öğrendiği Ramazan hikayelerini, kendi hikayesiyle birleştirerek mahallelinin gönlünde taht kuran Arda, gelenekleri yaşatmanın önemini de biliyor. Her akşam mahallede gezerek, insanların evlerini sahura kaldıran Arda, aynı zamanda Ramazan’ın paylaşma, dayanışma ve sevgi dolu ruhunu da insanlara aktarıyor. Bu yıl ilk defa sahurda davul çalarak sevinç çığlıkları atan Arda, komşularının takdirini kazanıyor.
Arda’nın davul çalması, mahalle halkı tarafından sevinçle karşılanıyor. Her gece çaldığı davul sesleri, sadece sahura kalkma zamanını işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda komşularında nostaljik anılar uyandırıyor. Minik davulcunun cesareti ve yeteneği, büyüklerin bile dikkatini çekiyor. Hem müziği hem de samimi tavırlarıyla mahallede bir sevgi kaynağı haline gelen Arda, çocuk yaştan itibaren geleneklerin ne denli değerli olduğunu anlamış durumda.
Küçük yaşına rağmen gösterdiği azim ve kararlılık, Arda’yı yalnızca bir davulcu değil, mahalle halkının sevgilisi de yaptı. Onun çaldığı davul sesi, Ramazan ayının bereketini ve güzelliğini iki katına çıkarıyor. Her akşam farklı kombinasyonlarla ritim tutan Arda, kendine has tarzıyla da dikkat çekiyor. Yavaş yavaş sosyal medya üzerinde de paylaşımlara başlanmasıyla birlikte, Arda’nın hikayesi daha fazla insana ulaşmaya başladı. Takipçileri onun minik ellerinin büyük işler başarıp başardığını görüp destek verdikleri için mutluluk duyuyorlar.
Arda, her ne kadar küçük yaşta olsa da, bu geleneksel sanatın korunmasına ve yaşatılmasına katkıda bulunduğunu biliyor. Ramazan ayı süresince mahalle gezileri, sevinç gösterileri ve komşularıyla olan etkileşimleriyle büyük keyif alıyor. Onun için davul çalmak sadece bir iş değil, aynı zamanda hayatına anlam katan bir tutku haline geldi. Ailesi, komşuları ve destekleyen herkesin bu kültürel değerleri ve geleneklerin yaşatılması konusundaki isteği ona daha fazla ilham veriyor.
Ramazan ayının ruhunu en iyi şekilde yansıtan Arda gibi minik ellerin, büyük işlere imza atmasına tanıklık etmek, sadece çocuklar için değil, aynı zamanda yetişkinler için de bir örnek teşkil ediyor. Herkesin günlük yaşamında unutabildiği gelenekleri bir kenara bırakmaksızın yaşatmaya çalışmak, Türkiye'nin kültürel dokusunu da daha sağlam hale getiriyor. Tıpkı Arda’nın yaptığı gibi… Onun hikayesi, minik bir davulcu olmanın ötesinde, toplumun tüm bireylerinde yankılanan bir sevgi ve bağlılık hikayesidir.
Özellikle çocukların kültürel değerleri keşfetmesi ve yaşatması, toplumun geleceği açısından son derece önemli. Arda, Türkiye’de her yıl kutlanan Ramazan Bayramı’nın sıcaklığını, neşe ve birlikteliği ile birlikte hissedebilmemiz adına minik kalbiyle çalmaya devam ediyor. Onun hikayesi, belki de gelecek yıllarda Türkiye’nin dört bir yanındaki diğer çocuklara da ilham verecek ve geleneklerin ne denli güzel olduğunu bir kez daha hatırlatacaktır.